Instagram’da eğlenip dolaşıp kıskananları görüyorsanız ‘ördek sendromu’nu biliyor olmalısınız!
İşten dönerken televizyon seyrederken yediğini, içtiğini, gezdiğini Instagram’da paylaşan takip ettiğin kişiler canını sıkıyor. Muhtemelen ‘Neden bu kadar güçlü değilim?’ ve ‘Neden bu kadar şanslı değilim?’ Kendinizi cümlelerle yargılıyorsunuz. Artık bu duygunun bilimsel bir açıklaması var: Ördek sendromu.
Sosyal medya uygulamalarında gelen beğeni, izlenme ve yorum sayıları bir çoğumuz için memnuniyet vesilesi haline geldi.
Gezdiğimiz yerleri fotoğraflayacak, gördüklerimizi hatta yediklerimizi içtiklerimizi paylaşma motivasyonumuz var.
Aldığımız yorum ve beğeni sayısı da hayatımızı büyük ölçüde etkiliyor. Öte yandan bizi takip eden takipçilerimiz ile de yarışmayı kazanıyoruz.
Ne olursa olsun tatmin için poz verebilmek; Dünyanın en hoş, en kibar veya en zengin insanı gibi davranabilmelisiniz.
Böylece eksik veya hatalı yönünüzü kimse görmez. Sizi mükemmel görenler ise kendi kusurlarının farkında oldukları için kendilerini mutsuz ve eksik hissederler.
Arkadaşınızın memnuniyetiyle yetindiğiniz günler geride kaldı. Artık sosyal medyadaki arkadaşlarınızın hayatlarına gıpta ile bakıyorsunuz.
Adı Duck Sendromu… Bu sendrom hayatın dışarıdan harika göründüğü zamanlarda kullanılmaya başlandı ama aslında o kadar da değil. Ördek sendromu, insanların mutsuzluklarını gizleyerek memnun görünmelerini ifade eder.
Psikoloji alanında yapılan araştırmalar, insanların başarısızlıklarını ve kusurlarını oburların görmesini istemediklerini ortaya koymaktadır. Çoğu zaman, kötü zamanlar ve duygular özenle tasarlanmış neşe maskeleriyle örtülür.
Bireylerin düşük benlik saygısı ve depresyonla daha yakın bir ilişki kurması çoğu zaman idealize edilmiş yaşam durumu ile gerçeklik arasındaki uçurumun genişlemesinin bir sonucu olarak ortaya çıkar. Bu gerçeklik ile ideal arasındaki uçurumun açılmasının çeşitli ruhsal sorunlara neden olduğunu çeşitli araştırmalar ortaya koymaktadır.
Sosyal medya ile bağlantısı da bu noktada başlamaktadır. Instagram başta olmak üzere sosyal medya platformlarında kullanıcıların sadece en çekici, başarılı ve keyifli anlarını paylaştığını fark etmişsinizdir. Bireylerin kendilerini farklı bir şekilde sunmaları, onları yakından tanıyanlar tarafından sıklıkla eleştirilir.
Sosyal medya kullanıcılarının etkileşim oranları, beğeni ve paylaşımları günün gücünde belirleyici rol oynuyor. Bu etkileşimler çoğunlukla olumlu bir seyir izlese de bazen olumsuz bir duruma dönüşebilmektedir. Bu tür dalgalanmalar ve karmaşık duygular psikolojik travmalara neden olabilmekte ve sanal dünya sanal algıları beraberinde getirmektedir.
Eğitimci ve yazar Salih Uyan, konuyu özetleyecek bir hikaye paylaştı:
“Şimdi sosyal medyaya geçelim.”
Siz de zaman zaman böyle hissediyor musunuz? Yorumlarda buluşalım…